Yardım Edenlerin Yardıma İhtiyacı Var!
Yaşadığımızı İsimlendirmek; Tükenmişlik mi, Eşduyum Yorgunluğu mu, İkincil Travma Stresi mi?
Hemşireler görevleri gereği incinmiş, travmaya uğramış ve zedelenmeye açık insanlara bakım vermektedirler. Hemşireler hastaların travmatize edici yaşantılarından dolaylı olarak etkilenmekte ve ikincil travma yaşamaktadırlar (Coetzee ve Klopper, 2010). Figley (1995) ikincil travmanın bakım vermenin bedeli olduğunu ve korku, ağrı gibi duygular yaşayan kişilere bakım veren profesyonellerin, bu kişilerle benzer duyguları yaşayabileceklerini belirtmiştir. Yapılan çalışmalarda hemşirelerin ikincil travma stresi yönünden risk altında olduğu rapor edilmektedir (Maytum, Heiman ve Garwick, 2004; Sabo, 2011; Yoder, 2010). İkincil travma stresi terimi ilk kez acil serviste çalışan hemşirelerin tükenmişliğini açıklayan bir çalışmada kullanılmıştır (Joinson, 1992). İkincil travma stresi travma yaşayan veya acı çeken birine yardım ederken, travma yaşayan bireyin duygu ve davranışlarını bilmenin sonucunda ortaya çıkan strestir (Figley, 1995, p.7). İkincil travma stresi ilerleyici ve uzun süreli bu tür stresörlere maruz kalma sonucunda oluşan bir süreçtir. Bu durum uzun süre strese maruz kalan hastalarla yoğun etkileşim sonucu oluşur (Coetzee ve Klopper, 2010). Tüm hemşireler ikincil travma stresi açısından risk altındadır (Bush, 2009; Sabo, 2011). Ancak ikincil travma stresinin travmatik popülasyonlarla çalışan (onkoloji, yanık, acil servis, yoğun bakım, psikiyatri, kronik hastalıklara bakım verenler) hemşirelerde daha fazla görüldüğü tespit edilmiştir (Bush, 2009; Najjar, Davis, Beck-Coon ve Doebbeling, 2009). Bu alanlardaki hasta gruplarının daha fazla travmatik olaylara maruz kalması ve hasta ile uzun süre etkileşimde bulunulması bunda etkilidir. Bu anlamda hemşirelerin en önemli sıkıntılarından birinin profesyonel ve kişisel sınırları çizme ile ilgili yaşadıkları güçlüklerdir (Cook vd., 2012).