OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE DRAMA

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE DRAMA

Öyle Bir Dünya Bıraktık ki Çocuklara
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde çocukların el ele tutuşup oynadıkları, neşeyle cıvıldadıkları oyunlar varmış. Oyuncak pek yokmuş da oyuncak yapan nineler, dedeler bolmuş, onlardan öğrenen çocuklar da başlarmış yapmaya.
Günler birbirini kovalayarak geldi geçti, şimdi milenyum çağındayız. Şehirler, ağzına kadar dev alışveriş merkezleriyle dolu. Hemen hepsinde de oyuncak satan dükkanlar var. Kimi zaman çocukluğumu ararım o dükkanlarda da öyle kötü olurum ki... Çünkü çocuk olsun büyük olsun kimsenin yüzü gülmez, heyecan da göremem hiçbirinde. Hiçbir oyuncak yeni gelmez çocuklara.
Zaten hepsi de birbirine o kadar benziyor ki oyuncakların.
Çocukların ağzından sıklıkla duyduğum tümce: “Buradan oyuncak almadan çıkmayacağım.’’ Sonrası bir güç savaşıdır artık, kim kazanacak diye beklemekten başka umar yok. Hele bir de büyükanne, büyükbaba, teyze, hala filan da varsa işin içinde, arapsaçına döner iyice. Genellikle alınır oyuncak, çocuk odasındaki oyuncak mezarlığında yeni bir yer açmalı bir an önce. Burada bir önerim olacak, resim defterleri alın çocuklara, renk renk boyalar bir de. Onlar, düşlerini getirsinler dünyaya, içinizden gelir de eşlik edecek olursanız, karşı koymazlar inanın.
Çocukluğumu arıyordum, değil mi ben? Oyuncakçılarda bulamayınca düşerim yollara. Artık yok küçükken oynadığımız boş arsalar. Çoğu tek tip parklar var bir de beraber oynamayı bilmeyen çocuklar, tepelerinde birer koruma memuruna dönüşmüş ana babalarıyla birtakım devinimler yapıyorlar, bunu da oyun sanıyorlar. Günümüzde çocuk başına düşen top sayısı, onu buluyor neredeyse, oysa seksenlerde on çocuğa bir top düşerdi en iyi ihtimalle, ne oyunlar vardı; istop, yakan top, ara faresi, dokuz taş... arkadaşlarımın neşeli sesleri bugün bile kulağımda.
Son olarak balonlardan söz etmek istiyorum, hani yüzlerini kendimizin boyadığı. Evde kardeşlerimizle çığlık çığlığa oynardık, hatırlayan var mı ?
Bilgisayarlarda, tabletlerde, cep telefonlarında da türlü türlü oyun var, çoğu tek başına oynanan. Çocuklar, artık oyun oynarken iki ellerinin başparmaklarını kullanıyorlar en fazla, topu bile oturdukları yerden kalkmadan oynuyorlar, ekranda. Neşeleri zaten yok da sağlıklarını da yitiriyorlar. Gelecek, ne kadar karanlık, göz gözü görmüyor.
Devrim SARIYÜCE KARASAR

16x24 cm., 1. Hamur Kağıt, Renkli, 200 sayfa
ISBN 978-605-9877-89-3

Editör
Prof. Dr. Aysel Köksal Akyol
Yazarlar
Prof. Dr. Aysel Köksal Akyol, Prof. Dr. Neriman Aral, Prof. Dr. Yaşare Aktaş Arnas
Prof. Dr. Yeşim Fazlıoğlu, Doç. Dr. Münevver Can Yaşar, Doç. Dr. Özlem Körükçü
Doç. Dr. Serap Erdoğan, Doç. Dr. Zülfiye Gül Ercan, Dr. Öğr. Üyesi Asiye Parlak Rakap,
Dr. Öğr. Üyesi Şenay Bulut Pedük, Öğr. Gör. Hüseyin Altınova, Dr. Gökçe Karaman Benli,
Dr. Gökçen Özbek, Bil. Uzm. Göksel Çiğdemoğlu